Jineoloji Zorlaması Üzerine Notlar

Feminizmin çözüm olmadığını iddia ederek onun yerine bir başka şeyi ikame etmek demek, feminizmi anlamamış olmak demektir. Bu, “ulusal kurtuluş çözüm değil” diyerek, onun yerine bir başka şeyi ikame etmekten farksızdır.

Tıpkı ulusal kurtuluşçu öğreti gibi, feminist öğreti de, insanlığın ve bir bütün olarak canlı yaşamın yeniden kavranışı ve kurtuluşu için bir önerme değildir.

Feminist önermenin maksadı, ataerkinin olmadığı bir toplumdur. Politik karşılığı ise, kadınların erkeklerle hak ve imkân eşitliğine sahip olması ve erkek egemen kültürün bütün sonuçlarıyla gündelik hayattan dışlanmasıdır.

Eğer ki feminizme bunun dışında bir misyon yükleyip, ardından da, feminizmin özgürleşmek (tam kurtuluş) için yetersiz kaldığını ilan edilip, onun yerine jineoloji gibi bir önerme ikame ediliyorsa bu düşündürücüdür.

Feminizm de tıpkı diğer “izm”ler gibi tarihsel bir gerekliliğin/zorunluluğun neticesinde ortaya çıkmış ve kendi içinde sürekli olarak bölünmüş (Sosyalist Feminizm, Anarko Feminizm vb.), yenilenmiştir. Eğer jineoloji gibi bir yaklaşım gerekliyse -ki ben bunun zorlama bir çaba olduğunu düşünüyorum-, o vakit bunu bir başka şeyin yerine ikame etmek yerine, ayrı bir alan olarak belirleyip tarif etmek gerekir.

Feminizm doğa merkezli ve eşitlikçi bir dünya önermesine sahip değildir, olması da gerekmiyor.

Doğa merkezli eşitlikçi bir dünya inşa etmenin yolu bellidir. Bunun yolu, hiyerarşik bölünmeye ve sömürüye dayanan kapitalist sitemi ilga ederek, bölünmenin ve hiyerarşik yapılanmanın maddi temellerini ortadan kaldırmaktır.

Bu iddiaya sahip olan ise feminizm değil, Marksist ve Anarşist önermelerdir. Bütün bunları yok sayıp, önce feminizmi yetersiz ilan edip, ardından da “biz feminizmin mirasını da temsil ediyoruz” diyerek jineolojiyi kadın kurtuluşunun yerine ikame etmek oldukça manidardır.

Benzer bir yaklaşım uzun yıllar boyunca sosyalist harekette de hâkimdi, şimdilerde bu etki büyük ölçüde kırılmış olsa da, halen mevcuttur.

2000’li yıllara kadar sosyalist hareketin önemli bir kısmı da feminizmin çözüm olmadığını ilan ederek, onun yerine sosyalizm önermesini ikame etmişti.

Sosyalist hareketin kimi sektörleri ulusal kurtuluşçu hareketler karşısında da aynı tutuma sahiptiler. “Ulusal kurtuluş tek başına çözüm değildir, kurtuluş sosyalizmde” denilerek, ulusal mücadele rakip olarak görülüyordu. Neyse ki her ikisi de büyük ölçüde aşıldı.

Geç de olsa anlaşıldı ki, ne kadın hareketi, ne ulusal hareketler, ne de bir başka toplumsal hareket sosyalizm hareketinin rakibi değildir ve bu hareketlerin yerine sosyalizm eksenli hareketin ikame edilmesi doğru değildir. Sosyalizm önermesi bunları da kapsar ama ne kendini bunların yerine ikame eder, ne de bunları rakip olarak görür.

Sosyalizm hareketi bunları da kapsar ama bu hareketler sosyalizm hareketinin programatik hedeflerini kapsamaz. Bu hareketler esas olarak kendi ezeniyle eşitlenmek yanlısı hareketlerdir, eşitlendiklerinde de dinamiklerini yitirirler.

Özcesi, “Feminizm yetersiz kalmıştır” diyerek onun yerine jineoloji gibi zorlama bir önermeyi ikame etmeye çalışmak demek, feminizmi anlamamış olmak demektir.