HDP Türk Solu’dur

Yazının başlığı irrite edebilir, o kısma takılmadan konuşmaya çalışalım. Yıllardır “Türk Solu” ifadesinin kullanılma nedeni, onun Türkiye eksenli düşünüş tarzı ve Misak- ı Millici olmasıydı. Türk Solu, devrim meselesine de ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı meselesine de buradan bakıyordu. Hâlâ da öyledir.

1970 yıllarda Kürdistan’da gerek sınıfsal gerekse de ulusal bağımsızlıkçı bir yükseliş ortaya çıkınca Türk Solu da kırılmalar yaşamaya başladı; zira Türk Solu’nun kadrolarının hatırı sayılır bölümü Kürdistanlı devrimcilerden oluşuyordu.

1980’lerin sonunda ve 90’lı yıllarda kırılmalar yerini kopmalara bıraktı ve birçok sol grup, tabiri caizse bir gecede programlarını değiştirerek Kürdistan’dan sömürge olarak söz eder oldu. Zaten o yıllara damgasını vuran PKK de Kürdistan’da Türkiyeci bir faaliyeti yasaklamıştı. O yıllarda Türk Solu’nun Kürdistan’da ya da Türk kentlerindeki Kürtler arasında taban bulması mümkün de değildi. Ne olduysa 1999 yılından sonra oldu; Türk Solu’nu Misak- ı Millici programından vazgeçmek zorunda bırakan PKK öncülüğündeki mücadele bir anda Türk Solu’nun 70 yıl boyunca savunduğu Misak- ı Millici programı kendi programı yaptı. Bununla da kalmadı, Kürtleri de HDP benzeri partiler üzerinden bu yönde şekillendirdi. Türk Solu açısından bütün bu olanlar adeta bir mucizeydi; PKK, Kürtlerden oluşan milyonluk orduyu Türk Solu’nun programının hizmetine sunmuş, onu ipten almıştı.

“HDP Türk Solu’dur” derken kastettiğim budur; bir akıma HDP, Türk Solu’nun ruhunun Kürtlerde vücut bulmasıdır. Fanon’daki “Siyah Deri, Beyaz Maske” aforizmasını bu duruma şöyle uyarlayabiliriz: Ruhu Türk, Bedeni Kürt.

HDP tarafından savunulan program, TİP, Sol Parti, EMEP benzeri Türk Sol partileri tarafından savunulan programın daha sağ bir taklidinden başka bir şey değildir.

Programın taşıyıcıları Kürt olunca başka bir şey olmuyor. Esasında HDP, Türk Solu’nun mücadele etmeden kazandığı bir mevzidir.