Yüzyıllık Çeteler Savaşı

TC’nin kuruluş olan 1923’ü esas alacak olursak, aradan geçen yüz yıl zarfında ortaya çıkan çatışmaların neredeyse tamamı, uluslararası bağlantıları, boyutu da olan devlet içi çetelerin savaşıdır.

Bunların ilki, devletin kuruluş aşamasında ittihatçı kadrolar arasında olur. Mustafa Kemal, kendisine karşı suikast bile tertip ederek rakiplerine kumpas kurar ve çoğunu etkisiz kılar.

İkincisi, 1946-60 arasında yaşanır. Bu çatışma da Adnan Menderes ve iki arkadaşının idam edilmeleriyle sonlanır.

1971 Askeri Muhtırası, ardından da Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un idamıyla sonuçlanan hesaplaşma, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamıyla sonuçlanan hesaplaşmanın artçı sarsıntısıdır.

Üçüncüsü, Turgut Özal liderliğinde başlasa da AKP iktidarıyla vücut bulmuştur, bu çatışma bugün de Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı adları altında devam ediyor.

Her üçü de siyasi partiler veyahut da İslam – Laik, Demokrasi – Tek Adam Rejimi arasında çatışma olarak lanse edilse de bu doğru değildir. Çatışma, derin devlet güçler, haliyle de bunların temsil ettikleri sermaye grupları arasındadır.

Çatışan derin devlet ekiplerinin uluslararası siyasetlerine yön veren de budur. Derin devlet ekiplerinin Rusya, İran, Çin mi yoksa AB ve ABD mi seçimleri de onların “antiemperyalist” tutumlarıyla değil, çıkar odaklı stratejik maksatlarıyla alakalıdır.

Sonuç olarak demek istediğim şudur: Millet İttifakı ile Cumhur İrtifakı arasındaki çatışma, birinin totaliter, diğerinin demokrasi ya da birinin laik, diğerinin anti laik veyahut da birinin yoksullardan, diğerinin zengin sınıfından yana olmasıyla alakalı değildir.

Yoksulluk, yolsuzluk, demokrasi, totaliterlik kavramlarının kullanılıyor olması, savaşın asıl nedenlerini saklamak, bu çatışmadan çıkarı olmayan sınıf ve kesimleri çatışmanın tarafı yapabilmek içindir.

Bilindiği gibi geçmişte muhalefette olan ya da iktidarını kaybeden İslami gelenek de bugün muhalefetin kullandığı argümanları kullanarak mağdurları kendi savaşının askeri yapmıştı; şimdi de ona muhalif olan kesim aynısını yapıyor. Yani senaryo aynı, bir tek esas oğlan ile esas kız değişiyor; tam bir Yeşilçam klasiği.