Nedeni Korku Değil, Ütopyanın Tasfiyesidir…

Sınır tanımayan devlet terörü, açlık sınırının altında yaşayan milyonca yoksul, çalınan bir sirenle üniversiteleri kapatılan, kaldıkları yurtlardan atılan milyonlarca öğrenci, çalışanların vergileriyle kurulan fabrikaların ve kamuya ait arazilerin satılarak paraların zimmete geçirilmesi, bir gecede kasası boşaltılan kamu bankaları ve hâlâ nüfusun yaklaşık yarısı tarafından kabul gören bir iktidar.

Üstüne bir de deprem geldi; lakin şöyle böyle değil. Yüz binden fazla ölü, evsiz ve yurtsuz kalan milyonlarca insan ve yıkılmış kentler. Üstelik bütün bunların nedeni de deprem değil, devletin ve iktidarın imar politikası

“Nedeni Korku Değil, Ütopyanın Tasfiyesidir…” yazısını okumaya devam edin

“Sen Erkeksin Anlayamazsın…”

Kadınların en çok kullandıkları, adeta bir sığına olarak gördükleri sözlerden biri de budur: “Sen erkeksin, bir kadını anlaman mümkün değil!”

Tarih bilincinden yoksun bir söz ama birçok boş söz gibi bu da bir avuntu nedenidir.

Filmlerden birinde güzel şöyle bir replik vardı: Kadın, “Bana âşık mısın?” diye sorar. Erkek, aşka inanmadığını ima eder ve sözlerine şöyle devam eder: “Eğer günün birinde evlenmeye ve çok sahibi olmaya karar verirsem, bu kadın sen ol isterim ama eşim olamayacağın kadar saygı duyuyorum sana.”

““Sen Erkeksin Anlayamazsın…”” yazısını okumaya devam edin

Derin Devletsiz Masa Kurulamaz

Altılı Masa’nın kaderinin derin devlet tarafından belirleneceği en başından belliydi, bunu bilmeyenlerin siyaset yapmaya kalkışmaları siyasi cinayettir.

“Demokrasi, barış, kardeşlik, ülke insanına yaraşır bir yaşam” benzeri gayri siyasi argümanlarla siyaset yaptığını sanan kimi eş başkanlar, parti başkanlar siyasi cahil ve suçludurlar.

Aynı şahıslar, 7 Haziran 2015 seçimlerinde de insanları, “8 Haziran sabahı bambaşka bir ülkede uyanacağız” sözleriyle peşlerine takarak felakete sürüklemiştiler.

“Derin Devletsiz Masa Kurulamaz” yazısını okumaya devam edin

Sosyalistler ve Seçimde İttifak ya da Dışarıdan Destek Sorunu Üzerine Notlar…

“Burjuva seçimleri bizi ilgilendirmez, yaşasın boykot” demek ilk bakışta devrimci gelebilir ama bir tutumun devrimci olması, devrimci siyasetin de örgütlendiği anlamına gelmez.

Çoğu zaman bu, siyaset dışı kalmak anlamına da gelebilir. Boykot, devrimci durumun olduğu, dengelerin devrimci güçlerden, işçi sınıfından yana olduğu, en azından taraflar açısından ortada olduğu koşularda veyahut da hiçbir biçimde açık siyaset yapma koşullarının olmadığı durumlarda doğrudur. Kaldı ki bir tutumun devrimci olup olmadığının ölçüsü de seçime katılmak ya da boykot değil, savunulan seçim programıdır.

“Sosyalistler ve Seçimde İttifak ya da Dışarıdan Destek Sorunu Üzerine Notlar…” yazısını okumaya devam edin

Düşmanın Dilini Kullanarak Ona Karşı Mücadele Edilemez

Bursa’da Kürtlere yönelik saldırı sonrası döndük dolaştık yine aynı nokta ay geldik: “Irkçılık…”

Daha önce de yazmıştım; Beyazların Siyahlara, Türklerin Suriyelilere, Avrupalıların kimi yabancılara karşı saldırılarını ırkçılık olarak değerlendirmek yanlıştır.

Mesela Avrupalılar, Amerika, Avustralya ve Afrika kıtalarını sömürgeleştirme savaşını başlattıklarında, “Beyaz ırkın üstün olduğu” fikrini ideolojik dayanak olarak kullanmıştılar ama onları bu kıtalara götüren bu değildi. Maksat, bu kıtaların zenginliklerine el koymak ve köle emeği elde etmekti.

“Düşmanın Dilini Kullanarak Ona Karşı Mücadele Edilemez” yazısını okumaya devam edin