“Bir toplumda müzik bozulursa her şey bozulur!”

Çinli filozof Konfüçyüs, günümüzden 2500 yıl önce şöyle demiş:

“Bir toplumda müzik bozulursa her şey bozulur!”

Bir başka yerde şöyle yazıyor: “Bir halkı tanımak istiyorsanız müziğine bakın!”

Bu sözün farklı çevirilerine, yorumlarına rastlamak mümkün, burada esas olan şudur:

Toplumun müzikle kurduğu ilişki, hayatla kurduğu ilişkiyi anlamak bakımından önemlidir.

Ferdi Tayfur’a gelmek istiyorum: 70’li yıllar, Türk Cumhuriyeti tarihinin en çalkantılı yıllarıdır, esasen sınıf eksenli bir altüst oluşun yaşandığı tek dönemdir.

Politikleşmemiş bir mahalle, işyeri, okul kalmamış, herkes bir biçimde siyasetin bir yerinde durmaktaydı.

Bu yıllar, tersinden bir ahlakı, kültürü, tutumu örgütleyen bir başka gücün de tarih sahnesine çıktığı yıllardı. Bu gücün adı “Arabesk Müzik” idi.

Tabii söz konusu olan tek başına bir müzik değildi, bu aynı zaman da bir yaşam biçimi, yaşam ve yaşananlar karşısında tutumu da ifade ediyordu.

Arabeskin temel düsturu isyan değil, yakınma ve teslimiyet idi. Kaderciliği, boyun eğmeyi öğütlüyor; haliyle de karşı devrimci bir rol oynuyordu zira ezilenlerin kendi yazgılarını belirlemek adına direndikleri, canlarını ortaya koydukları, zulüm edenlerin saraylarına korku saldıkları bir zamanlardı.

Orhan Gencebay gibi “arabesk müziğin babası” olarak bilinen Orhan Gencebay bile kadercilikten vazgeçmiş, “şarkılarında “kula kulluk edene yazıklar olsun” diye sesleniyordu. Bir başka şarkısında şöyle diyordu:

“Bir gün mutlaka göreceğiz biz de

O güzel yarınları

Biz görmesek de görecekler var

O mutlu yarınları” diyordu.

70’li yılların devrimci yükselişi karşısında sarsılmadan duran, karşı devrimci kaderciliği dayatan arabesk şarkıcıların başında Ferdi Tayfur geliyordu.

Ferdi Tayfur’u uzun ömürlü ve bu alanın bir numarası yapan en önemli faktör, 12 Eylül Askeri Cuntası olmuştu.

Dengeler değişmiş, devrimci soluklar hapishanelere doldurulmuş, sokaklar Ferdi Tayfur gibi modern müezzinlere kalmıştı. En az üç kuşak, Ferdi Tayfur’un temsil ettiği arabesk kültürün etkisiyle şekillendi.

Etkisi o kadar büyüktü ki 80’li yıllarda solculuk adına üretilen müzikte de onun etkisi görüldü.

Ahmet Kaya, Onur akın benzeri şarkıcıların yaptıkları şarkılarda Ferdi Tayfur’un temsil ettiği arabeskin izleri hemen fark edilir.

O yıllarda arabeskin seslerini taşımayan hiçbir müziğin dinleyici bulma şansı yoktu, etkisi bu kadar büyüktü.

Ferdi Tayfur’un adeta devlet töreniyle kaldırılmış olması, Devlet Bahçeli, İmamoğlu, Davutoğlu ve birçok siyasetçinin cenazede bulunması, birçok televizyon kanalının cenazeyi naklen yayınlaması, onun ve temsil ettiği müziğin toplumun apolitik, kaderci, devletçi, milliyetçi dizaynındaki yerini anlamak bakımından önemlidir.

Ferdi Tayfur, açlarını, yoksulluklarını sömürdüğü milyonlarca insan sayesinde büyük servet edinmiş,

Tutum bakımından her zaman ezenden ve zalimden yana olmuş, her dönem sağcı, kadın düşmanı iktidarla yakın olmuştur.

Bahçeli’nin onun ardından yayınladığı şu mesaj oldukça manidardır: “O benim kardeşimdi, vefatı bir parçamı alıp götürdü.”

Aslında onun nasıl bir kişi(lik) olduğunu anlamak için çok söze gerek yok; kadın düşmanlığının, kadın öldürmenin lunaparkta eğlenmek kadar sıradan bir şey olarak görüldüğü, erkek çok eşliliğinin yeniden meşrulaştırıldığı günlerde ettiği şu sözleri okumak kâfidir:  

“Bir adamın karısı çoksa o adam iyi bir insandır. İyi olmasa hiçbir kadın yanında durmaz, hiçbir kadın onu çekmez.”

Konfüçyüs’ün sözü ile başlamıştım, budan devam edecek olursam; Türk toplumunu anlamak için Ferdi Tayfur’a vermiş olduğu değere, onun yaptığı müzikte kendisini buluyor olmasına bakmak kâfidir.

Bu tablo karşısında söylenecek tek şey şudur: Bu tür bir toplumdan değer görmek düşman başına.

“0 Kilometre” Olmanın Hikâyesi

Erkek kültüründen ve onun yarattığı “bekâret” olayından söz ediyorum. Bakirelik, bugün de dünyadaki çoğu kültürde kadını “değerli” kılan en önemli ölçütlerden biridir.

Bunun da ölçüsü, “kızlık zarı”nın varlığıdır. Oysa “Kızlık zarı”nın bekâretle alakası yoktur.

“Kızlık zarı” (hymen), vajinanın 1-2 cm iç kısmında yer alan, rahim içerisine mikropların girişini engelleyerek enfeksiyonu önleyen bir fonksiyona sahiptir.

““0 Kilometre” Olmanın Hikâyesi” yazısını okumaya devam edin